Ülkücüler Başbuğ’la birer ALP, birer EREN oldu. Zaten kendisi Bilge Tonyukuk, Koca Dede Korkut’tu. Biz O’nunla Batı’da Attila, Doğu’da Yavuz olduk.
Tarihimizi hepimize ilmek ilmek, nakış nakış işledi. 1945’lerde devrin Çin entrikalarına karşı Kür-Şad ve arkadaşlarıydı. Yılmadan, yıkılmadan zalim şeflerin tabutluklarından çıktı. Zor günlere, ihanetlere, hapislere aldırmadan Eyub sabrıyla yürüdü. Çileyi, fedakarlığı ondan öğrendik. Kahramanlığı, mertliği, dürüstlüğü, vakarı, merhameti, şefkati, Yunusça sevmeyi, Mevlana gibi bağışlamayı, yurdumuza ve milletimize Allah rızası için hizmet etmeyi, her şartta milleti yüceltmeyi, almadan vermeyi yüksek ahlak ve erdemleri de ondan öğrendik.
Türkeş, siyasi iktidardan çok, devlet kadrolarında iktidar olmayı, gönüller fethetmeyi hedefledi, miyonlarca ülkücü yetiştirdi.
80’den önceki destanı ilk gençlik yıllarımda Ağabey’lerimden ve daha sonra Yusufiye’li yiğitlerden dinledim ve seyrettim. Milletimizin geri kalmışlığını ülkücülerin ortadan kaldıracağını düşündüğüm için ülkücü oldum. Önce Yüreğime, sonra defterime, kitabıma, “BAŞBUĞ TÜRKEŞ” yazdım. Onun sevdasını beynime işledim. Türkeş’i dinlerken, onun Uluğ Bey, Ali Kuşçu gibi bir alim olduğunu düşünürdüm. Devlet yönetimi, ekonomi, milli kültür, edebiyat, sanat, askerlik, din özellikle İslam dini ve bir çok konuda bir derya gibiydi.
Riyasız, tam inanmiş bir şahsiyetti. Kimilerinin büyük gürültü ve tantanalarla camiye gittiği zamanımızda O, kara yolu kenarında küçük bir mescidde namazını eda ediverirdi.
Toplumcu, ahlakçı, milliyetçi temel görüşleriyle Türkiyemizin, Türk milletinin aydınlanmasını, mutlu olmasını hedefledi, cehaleti yenmemiz gerektiğini vurgulayıp durdu.
Devletimizin bekasını herşeyin üzerinde tutan bir anlayışı bütün Türkler’e aşıladı. Çünkü teşkilatsız, devletsiz bir millet yaşayamazdı. Türkiye Cumhuriyeti devletimizi Türklüğün yeğane halaskarı, öncüsü olarak görüyor, üzerine titriyordu.
Türk-İslam Ülküsünün öncüsü, yüce Türk milletine hizmet etmeyi bir ibadet bilen, Türklüğün uyanmasını sağlayan, gönüllerde abideleşen, bizleri Hak yoluna, Allah yoluna çağıran, 20. yüzyılın bilgesi Alparslan Türkeş’e bütün dünyadaki şuurlu Türkler “BAŞBUĞ” dediler.
Bugün milyonlarca Türk, onun ülküsünü yüreğinde, beyninde yarınlara taşımak için gayretle çalışmaktadır. O, Türklük terihindeki BAŞBUĞLAR arasında yerini almiştir.
O, BİZİM KUTLU BAŞBUĞUMUZ!!!
Mekânın cennet olsun BASBUĞUM…
Ülkün ülkümüz, ufkun ufkumuzdur.
